11 Eylül 2011 Pazar
Zamane Seyyahı Delinin Güncesi: Bir Roman Denemesi vol. 3
Seni düşünüyorum gökkuşakları içinde. Ve ben düşüyorum. Kendimi bildim bileli düşüyorum. Karanlık ve dipsiz bir boşluk, ve karanlık ve dipsiz bir düşüş. Ülkem bu benim. Yalnız değilim düşüşümde. Tanrılarım ve krallarım ve perilerim ve hayaletlerim var benimle düşen. Her an benimle bu düşüş hissi. Hiç yalnız bırakmıyor. Her ânımda, her zaman benimle. En çok güldüğüm zamanlarda bile –ki bu zamanlar çok çok çok nadir. Hep yanımda. O halde "Yalnızım" demenin bir anlamı, bir gereği yok. "Yalnızım" diyorsan, aslında yalnızlık da seninledir ve bu bağlamda yalnız değilsindir. Öyle değil mi? Hem müzikler var, hem bulutlar var, hem gökyüzü var, hem otlar var, hem ruhum var, hem Berry Joe var. Berry Joe var. Anlatmadım, değil mi? Arkadaşım. Belki de tek dostum. Çok konuşmaz. Ben de çok konuşmam. Oturur yanıbaşıma. Dünya dillerini unuturuz. O anlatır, susar; ben dinlerim. Ben anlatırım, susarım; o dinler. Böyle candır. Ama çoğunlukla yanımda olmuyor. O da yolları çok seviyor. Ben tıkılıp kalınca bir şehirde, o dolaşıyor. Sonra birgün çıkageliyor. Yorgun ve bitkin ve halsiz ve uykulu... Başını yaslıyor omzuma. Dinleniyor orda. Anlatıyor bu arada kesik kesik. Gördüklerini, görmediklerimi; duyduklarını, duymadıklarımı… Dünya dillerinde değil ama. Başkası anlamaz bizim konuştuklarımızı. Aslında konuşuyor olduğumuz da söylenmez. Dünya konuşması değil bu. Dünyaüstü bir şey ve güzel. Anlatıyor: Gördüklerini ve duyduklarını ve hissettiklerini ve tattıklarını ve özlediklerini. Ben görmediğim tatları ve duymadığım insanları ve tanımadığım yolları ve duymadığım şehirleri ve hissetmediğim uzakları ve dokunmadığım öpüşleri de özlüyorum. Özlüyorum. Seni... Beni... Bizi... Onu... Onları… Sen de özlüyor musun? Yoksa özlemek kötü bir şey mi senin için? Kötü mü sence? Bence değil. Özlüyorsan eğer, seviyorsun demektir –ki bu iyi bir şey. Gitmeli insan arada. Uzaklara... Sırtına çantasını atıp, içine birkaç kitap koyup, kulağında müzikler kendini yollara vurmalı. Durmamalı. Gitmeli insan. Uzaklara. Iraklara. Ve koklamalı yolları. Koku hafızası da garip bir şey. Birden bir koku gelir sana. Nerden geldiği belli değil. Çavdar tarlalarına götürür seni. Uzaklara. Çavdar tarlasında çocuk olmak vardı şimdi. Koşturmak böyle. Yalınayak hem de! Ben yaptım çokça. Yaparım da hâlâ. Yalınayak basmalı ve hissetmeli toprağı. Yağmurdan sonra gelen toprak kokusuna ne demeli? Bazıları o kokunun ölülerin kokusu olduğunu söylüyor. Öyle diyorlar yani. Emin değilim ben, bilmiyorum. Belki de doğrudur. Ama yine de güzel bir koku o. Sen de güzelsin. Çok güzelsin…
Kaydol:
Yorumlar (Atom)